Yasim artik otuz… Otuzbirinci insan yilimi yasiyorum bu dünya adini verdikleri mekanda. Insan ömrü ortalama altmisbes desen, neredeyse yarisini tükettim bile. Yaslanmaya mi basladim ne?
Yaslilara kizardim hep. ‘üok sey bildiklerini saniyorlar’ derdim. Sanirim bu bahsi geçen yaslilarin en önde gelenleri de annem ile babamdi. ‘Ne çok sey bildiklerini saniyorlar, oysa hiçbir sey bilmiyorlar’ derdim. Ben de simdi çok sey bildigimi saniyorum, belki de henüz hiçbir sey bilmiyorum…
Saniyorum,
sanki,
ben bilemiyorum!
Annem ve babamdi bu kizginlikla dolu sözlerimin hedefteki gizli özneleri.
Gizli falan da degildiler ya hani!
Herkese anlatiyordum onlarin ne kadar da yanildiklarini…
Ne kadar da düsünmeden laflar ettiklerini…
Ne kadar da ‘benden yana’ olmadiklarini…
O zamanki ‘yandas’larim, adlari üzerlerinde, benden yanaydilar.
Anne ve babalar her zaman rakip takimda, saldirida,
Gençler de hep savunmadaydilar…
Yan yana durup aslinda,
Yanarak tükenmekte miydik, neydik?
O yaslarda bilemiyordum ki ben; ‘Dünya denilen bu gezegendeki en degerli varliklarin, ne kiz arkadaslarin, ne en siki arkadasim dediklerin, ne is yerinde seni öven isverenin, ne de bar köselerinde paran varken seninle samimiyet kuran ve düzeyli bir iliski isteyen 90-60-90 ölçülerindeki kadinlardir… En degerli yandaslarin sadece ve sadece annen ile babandir’.
Askere gidince -tamam, belki birazcik daha öncesinde- anladim onlarin aslinda ne kadar da hakli olduklarini, nerede olduklarini ve istemelerine ragmen nerede olamadiklarini. Geçen bunca yilda onlari da anlatabilmek isterdim. Simdiye kadar bu siteye ekledigim ve ‘eski(t)meyenler ‘ adini verdigim yazilara bir baktim da…
Ne kadar da yalniz hissetmisim kendimi…
Ne kadar da çaresiz sanmisim.
Ne kadar da uzak tutmusum kendimi annem ve babamdan…
Oysa nasil da yanilmisim…
Aslinda nasil da düsüncelilermis onlar…
Nasil da fedakarlarmis…
Ne kadar da yakinimdalarmis…
Yakin olmalarina ragmen, sirf rahatsizlik vermemek için bir o kadar da hissettirmeyenlermis…
Ne kadar da dogruymus onlarin dedikleri…
Ne kadar çok -geri ödemesiz- ‘hosgörü kredisi’ kullandirmislar bana…
Ya ben?
Ben nasil ödeyecegim bunlari onlara
(onlar bir ödeme istemezken hatta)?
Ya biz?
Biz nasil anne ve baba olacagiz çocuklarimiza?
Onlar bize kizginken; biz susabilecek miyiz ki?
Bizden nefret ettiklerini bile söyleseler; biz bu laflarini yutabilecek miyiz ki?
Simdi diyebiliyorum ki:
‘Bilmiyorum!
Sadece umuyorum…
Örnek aliyorum…’