mirmirik / Bilişim Yönetimi / IT Yönetiminde Bebek Adımları – Alışkanlıklar

IT Yönetiminde Bebek Adımları – Alışkanlıklar

Posted on

Bebek adımlarıUzun yıllar yaptığım yazılım geliştiricilik maskesini çıkartıp, işin daha çok analiz kısmına ve proje yönetimine girmeye başlamam 2006 yılı sonuna dayanıyor. Restoranın mutfağından çıkıp içeride oturan müşteriler ile birebir ilgilenmeye başlayalı neredeyse 7 yıl oldu. Bu süre içinde öncelikle uluslararası bir bankadaki yazılım grubunda proje yöneticiliği sonrasında da Türkiye’nin en başarılı yazılım firmalarından birisinde sırasıyla proje yöneticiliği ve IT takım yöneticiliği yaptım. Şimdi de işin üretim tarafının tamamen dışındaki bir e-ticaret firmasında IT Direktörlüğü yapmaktayım. Bu 7 yılda bir yazılımcının yönetim katına taşınırken başından geçen kötü deneyimlerinin nasıl aşılabileceği konusunda biraz bilgi sahibi oldum, onu paylaşayım dedim. İlk etapta “neyi arkanızda bırakmanız gerektiği” konusunda ahkam keseceğim. Bir sonraki yazı da üşenmezsem “neyi yaparsanız yararınıza olur” konusunda olacak.

Geçen süre boyunca yazılım geliştirici olarak göremediğim –daha doğrusu görmek ve anlamak bile istemediğim- onlarca sorun ile boğuştum. Yazılımcının kafasında yer alan ve dünya görüşünü de oldukça etkileyen sıfır ve bir ikilisinin gerçek hayata aslında ne kadar da uzak durduğuna daha ikna oldum belki de; bilemiyorum(Kendimi yalanlamak gibi olacak ama bence dünya hala sıfır ve bir. Bunu IT sektörü çalışanları dışında kimse de anlamıyor ne yazık ki). Yazılımcıların / IT çalışanlarının asosyal görülmesinin ya da tuhaf yaratıklar gözü ile bakılmasının bir sebebi de bu: Dünya algılarının diğer insanlardan farklı olması.

IT’nin mutfağından çıktığımda yeni ortama alışmam ilk başta çok zor geldi. Doğru matematiksel verileri doğru yöntemler ile istenilen şekilde işlerseniz, her zaman doğru sonucu bulabilirsiniz. Yani düşünseniz ya, “2+2 her zaman 4 sonucunu doğuruyor, şu müşteri neden bu 4’ün illa ki “IV” şeklinde yazılmasını istiyor ki? İkisi de aynı değil mi sonuçta?”(Bana 2+2≠4 ile gelmeyin, kalbinizi kırarım) Ya da daha sosyal ve yazılımcı tarafından hak verilmesi daha da zor bir örnek vereyim; “neden illa ki işe giriş çıkışlarımın takip edilmesi gerekiyor ve bu konudan sorumlu tutuluyorum, sonuçta bana verilen işi bana tanımlanan süre içinde bana anlatıldığı şekli ile yerine getiriyorum!” İşte bu son 7 yılda anladım ki; maalesef kazın ayağı öyle değil ve yazılımcılar aslında pek bir şey de bilmiyorlar gerçek dünyanın ihtiyaçlarına dair(böyle dedim diye alınmayın sevgili yazılımcı dostlarım; kendimden ve gördüklerimden örnek vererek genelleme yapıyorum aslında).

Konu daha da fazla dağılmadan geleyim başlığın açıklamalarına. Mutfaktan çıkıp da içeride oturan müşterinin karşısına geçmiştik değil mi en son?  Tamam. O zaman hemen şu aşağıdaki cümleleri/düşüncelerinizi bir kenara bırakmaya çalışın eski yazılımcı yeni yönetici dostlar(ben çok uzun zaman ikinci ve altıncı maddeyi beceremedim):

  1. “Herkes beni ben olarak kabul etsin ve söylediklerimi bir kerede anlasın. Anlamazlarsa onların aptallığıdır”. Yok artık! Karşınızda yazdıklarınızı makine diline çeviren ve yapamadığı zaman size hatanın nereden kaynaklandığını gösteren bir yazılım derleyici yok. Karşınızda insan var ve iletişim dediğiniz nane bilgisayardaki gibi işlenmiyor(Sevgili abim Erhan Eroğlu’na saygılarımla). Söylemek istediğiniz, söylediğiniz, alınan ve algılanan adlı dört farklı sistem düşünün ve bu her sistem arası geçişte veri kaybı olduğunu kabul edin, daha rahat edersiniz. Sevdiğim bir tabir var teknolojide bilgi aktarımı ile ilgili; her zaman “anneye anlatır gibi” anlatın derdinizi. Açık, basit ve çok net olun. Sonra bu anlatımı sabır ile on defa daha yapın. Sonra bir on defa daha!
  2. Asla ama asla yazılımın teknik detaylarına girmeyin. Bu artık sizin işiniz değil. (Bence şu şekilde interface yazın oradan türetirsiniz her ihtiyaç olan class’ı. Bir de şu şekilde tablo oluşturup şu şekilde çalışan bir SP çağırın.) Bu asla burnunuzu sokmayın demek değil. Yapılan işi anlamaya çalışmakta ya da işleri teknik anlamda da takip etmenizde hiç sorun yok aslında. Bir işin teknik olarak dert yaratacağını görmüş olabilirsiniz. Ama bunun yolu asla neyi nasıl olması gerektiğini çok bilmişlik taslayıp da anlatmak değil. Tartışmak, sağlam veriler ile karşılıklı doğru yolu bulmak.
  3. “Bana verilen işi eksiksiz yapıyorum, bu yeterli olmalı” demeyin. Size iş verilmeyecek duruma gelmelisiniz. Siz iş üretmelisiniz.
  4. “Bana söylenen bu, demek ki iş böyle olmalı” da demeyin. Çoğu zaman doğru gibi görülse de, aslında tam olarak öyle değil. Artık sizin göreviniz zaten size söylenmeyeni araştırmak, sorgulamak, bulmak, irdelemek ve bunların gerçekleşmesini sağlamak için akıllıca bir yöntem izlemek.
  5. “Tüm istekler benim önüme yazılı olarak gelsin ben de bu yazılı doküman üstünde anlaşmaya varınca işe başlayayım “. Unutun bunu! Her ne kadar çalışılan kuruma bağlı olsa da, çoğu projede size eksiksiz ve PMI ya da CMII öngörülerindeki gibi bir istek listesi ile gelmeyecekler arkadaşlar. Zaten artık sizin işiniz bu dokümanı mükemmel hale getirmek. Unuttunuz mu? Siz artık yazılımcı değilsiniz, yazılımcılara iş verecek kişisiniz. O istek listesinin arzu ettiğiniz gibi mükemmel olmasını sağlamak sizin asli göreviniz.
  6. “Ben zamanında her şeyi tek başıma yapıyordum, şimdi neden her görev ayrı olsun isteniliyor ki, JS de yazsın, web service de yaratsın, veri tabanına da baksın”. Bu daha çok ‘90’lı yıllarda yazılım dünyasına adım atmış ve internetin ilk sancılarını yaşamış kişilerde oluşan “kendini bir şey sanma” dürtüsünden dolayı meydana gelmekte. Saçmalamayın! Dünya çok değişti. Ekibinize yeni bir arkadaş katmak için yaptığınız görüşmeniz sırasında size bunların hepsini yapabileceğini söyleyen kişiler ile karşılaşırsanız iki durum vardır. Ya artık soyu tükenmekte olan çok ender bir tür ile karşı karşıyasınızdır ya da karşınızdaki kişi bahsi geçen tüm becerileri çok yüzeysel şekilde biliyordur ve aslında sizi çok daha zora sokacaktır. %97,32 ikinci seçenek çıkacaktır(Dikkat; küsuratlı sayı verdim).

Şimdilik burada durayım ve devamını sonraki yazıya bırakayım.

3 thoughts on “IT Yönetiminde Bebek Adımları – Alışkanlıklar

  1. “…(Kendimi yalanlamak gibi olacak ama bence dünya hala sıfır ve bir. Bunu IT sektörü çalışanları dışında kimse de anlamıyor ne yazık ki). Yazılımcıların / IT çalışanlarının asosyal görülmesinin ya da tuhaf yaratıklar gözü ile bakılmasının bir sebebi de bu: Dünya algılarının diğer insanlardan farklı olması.”

    Keşke daha çok yazılımcı, hatta daha çok insan dünyaya (“Dünya’ya”) öyle bakabilse…

  2. “Söylemek istediğiniz, söylediğiniz, alınan ve algılanan adlı dört farklı sistem düşünün ve bu her sistem arası geçişte veri kaybı olduğunu kabul edin..”

    Tabiriniz çok hoşuma gitti, eklemek istedim, güzel yazınız için de teşekkürler..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Top